Eski zamanlarda Türkiyeli tüccarlar tarafından Madagaskar’dan getirilen Afrika tavuğunun tadını İngilizler çok beğenirler ve adına da Türkiye Kuşu anlamına “Turkey Bird” derler. Zamanla “bird” sözcüğü düşer ve Afrika tavuğu İngiltere’de yalnızca “turkey” adıyla anılır olur.
Amerika ilk keşfedildiğinde oraya giden İngilizler yeni tanıştıkları, Amerika kıtasının yerlisi olan ve dünyada başka yerde bulunmayan hindi kuşunu Afrika tavuğuna benzeterek hindiye “turkey” demeye başlarlar ve zamanla bu ad yerleşir. İngilizce’de hindinin adı “turkey” olmuştur bile. Tavuk ise unutulmuştur.
Gelelim hindiye…
Amerika kıtasını ilk keşfedenler kıtayı Hindistan zannettiği için kıta bir süre Hindistan (India) adıyla anılır. Hatta kızılderililere verilen İngilizce “Indian” (Hintli demektir) sözcüğü de bu ilk kafa karışıklığından kalmıştır. O sıralarda Amerika’daki tüccarlar bu Afrika tavuğuna benzettikleri ama çok daha büyük olan kuşu “Hint kuşu, Peru kuşu” gibi Amerika’ya özgü olduğunu düşündükleri isimler altında ana kıtaya ihraç etmeye başlarlar.
Ve ne olur? Bu kuş Türkiye’ye “Hint kuşu” veya “Hint tavuğu” adıyla gelmeye başlar ve adı dilimizde zamanla kısaca “Hindi” olarak kalır.
Bu arada Hindistan’da hindi olmadığından kendi dillerinde bu kuşa karşılık gelen bir sözcükleri yoktur, İngilizce “turkey” sözcüğünü halen kullanmaktadırlar.
“Turkey” ve hindinin serüveni garip gerçekler arasında yerini almıştır.
Bu arada hem bir ülkenin hem de mısırın adı dilimizde neden “Mısır”?
Bilenler bilmeyenlere anlatsın…
Türkiye'nin adının uluslararası arenada doğru kullanılması konusundaki bu girişimlerin etkili olabilmesi için, başlıca İngilizce konuşan ülkelerde eğitim ve kültür programları aracılığıyla farkındalığın artırılması önemli olacaktır.
Türkiye'nin kültürel ve tarihsel değerlerinin tanıtılması, turizm sektöründeki faaliyetler, uluslararası konferanslar, festivaller ve spor etkinlikleri bu farkındalığın oluşturulmasına yardımcı olabilir.
Özellikle genç nesillere yönelik bilgilendirici kampanyalar, eğitim materyalleri ve multimedya içerikler oluşturulabilir.
Ayrıca, Türkiye'nin dünya genelindeki büyükelçilikleri ve konsoloslukları da bu konuda aktif bir rol oynayabilirler.
Bu tür bir değişikliğin hemen gerçekleşmeyeceğini anlamak önemlidir, çünkü dil kullanımı ve algıları değiştirmek zaman alır.
Ancak, bu tür bir kampanya, Türkiye'nin uluslararası arenada doğru şekilde adlandırılması ve tanınması için önemli bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye'nin adının doğru bir şekilde kullanılmasını sağlamak için sürdürülebilir bir çaba ve sürekli bir strateji gereklidir.
Yorumlar